İSRAİLOĞULLARI NEDEN LANETLENDİ? versus YAHUDİLEŞMEK!
Ne zaman İsrail’den, İsrailoğullarından, Yahudilerden söz edecek olsak, mutlaka “Lanetli Kavim, Mel’un Kavim” deriz.
İsrailoğullarının lanetlenmesi ile ilgili ayet şudur;
“-İsrâiloğulları’ndan kâfir olanlar, Dâvûd ve Meryem oğlu Îsâ’nın diliyle lânetlenmişlerdir.(5/Maide-78)
Dikkat edilirse bu ayet tüm İsrailoğullarının lanetlendiğini söylemiyor. Arapça’da harf-i cer olarak adlandırılan edatlardan biri olan “min” edatı ile tahsis/sınırlama yapıyor. “Min” edatı “dan, den” anlamı vererek “bütünden bir kısmının” anlaşılmasını sağlar. Bu ayette de “MİN benî İsrail” şeklindeki Arapça kısım, “İsrailoğullarının bir kısmı, bazısı” anlamına gelir. O bir kısım ise “keferû” kelimesinin anlamını taşıyan İsrailoğullarıdır, bütün İsrailoğulları değil! Keferû, “nankörlük edenler, nimeti inkâr edenler” anlamına geliyor. Dolayısıyla ayet, “İsrailoğullarından kafir, nankör olanlar lanetlenmiştir” diyor. [Neden Hz. Davud (as)’ın ve Hz. İsa (as)’ın diliye lanetlendikleri, bunun ne anlama geldiği ise şu an konumuz değildir.] Zaten bir kavim sırf inancı dolayısıyla lanetlenecek olsaydı, ineğe tapmak Allah’a tapmaktan daha aşağı bir seviye olduğu için Yahudiler değil Hindûlar lanetlenirdi. Tüm bunların anlamı şudur:
a) Bizim tüm İsrail halkı veya tüm İsrailoğulları ile sorunumuz yoktur. Siyonist olanları ile sorunumuz vardır.
b) Lanetlenenler de inandıkları din dolayısıyla değil, NANKÖR oldukları için lanetlidirler.
Konuya önemli hususa değindikten sonra devam edeceğim. O da KUR’AN’DAKİ KISSALAR konusudur.
Kur’an’da geçmiş birçok kavimden, peygamberlerden, onların hayat tarzından, mutlu veya kötü sonlarından vs. söz edilmiştir. Bunlara genel olarak KISSA (çoğulu: KASAS) denir.
Kıssalar öyle basit konular değildir. Kur’an’ın neredeyse üçte ikisini, yani yarıdan fazlasını kıssalar teşkil eder. Öyle “Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…” diye masal dinler gibi okunacak mitolojik anlatılar değildir. Her biri, Kur’an’ın kıyamete dek muhatabı olan Müslüman olsun ya da olmasın, tüm insanlığa “Siz de böyle olun” veya “Siz sakın böyle olmayın” sadedinde nasihat, tavsiye, tehdit, müjde vb. önemli sonuçlar çıkarmamız içindir. Bu paylaşımımın ana konusu da Kur’an’da en çok zikredilen kıssalardan biri olan İsrailoğullarına dair anlatılanların bir kısmıdır. Bunlardan çok kısa söz edelim ki şu lanetlenme meselesi aydınlansın biraz da olsa!
Hz. Lut (as)’ın gönderildiği kavim olan SODOM VE GOMORE halkının, -afvınıza sığınarak ifade ediyorum- en büyük cinsel sapıklıklardan biri olan “LİVATA” rezaletini icad ettikleri gibi, İsrailoğulları da yine en aşağılık cinsel sapıklıklardan biri olan ENSEST ilişkiyi icad etmişlerdir.
Bunun nedeni de KİBİR’dir. Zira İsrailoğulları kendilerini “Allah’ın en seçkin, en değerli kulları” olarak görür ve kendilerinden (haşa) “Nahnu ebnaullah: Biz Allah’ın çocuklarıyız / Nahnu ehibbaullah: biz Allah’ın en sevgilileriyiz” diye söz ederler. O yüzden de herkesin Yahudi olmasını istemezler. Kendileri üstün ırk (!) olduğu için, dinleri de öyle herkese açık olamaz haliyle (!).
Yine bu sebeple kendilerinin dışındaki dinlere/milletlere mensup olanlara zorunlu olmadıkça kız vermez, onlardan kız almazlar. İsrailoğlu soyunun kanını taşıyıp taşımadığı önemlidir evliliklerinde. Kadın-erkek arası nüfus dengesinin bozulması halinde “aile içi evlilik” kaçınılmazdır. Yani utanarak ifade ediyorum, kız ve erkek kardeş evliliği dahi yaparlar. Fıtrata ve Allah’ın ilk insandan itibaren koyduğu yasalara aykırı olan bu ahlaksızlığı ise “Hz. Adem (as)’dan insan neslinin -çapraz da olsa- ABİ ile BACI EVLİLİĞİ” ile çoğaldığını dile getirerek meşrulaştırmak istemişlerdir.
Bu, kelimenin tam anlamıyla kepazelik ötesi bir kepazelik, rezalet ötesi bir rezalettir. Maalesef Müslümanların büyük bir kısmı da tefsir ilmine sızmış olan ve büyük bir kısmı yalan, yanlış ve hurafe olan “İsrailiyât” adlı rivayetlerden biri olan bu korkunç yalana/iftiraya inanarak insanların “kardeş evliliği” ile çoğaldığını söyleyip durmaktadır. Oysa bunun Kur’an’la hiçbir ilgisi olmadığı gibi, İsrailoğullarının lanetli kavim ilan edilmesinin en önemli sebeplerinden biridir. (İnsan neslinin kardeş evliliği ile değilse nasıl çoğaldığı başka bir paylaşım konusudur.)
O halde buradan bir ders çıkaracak isek şunları diyebiliriz:
Kibir ırkçılığı, ırkçılık da sapıklığı doğurur.
Kibir şeytanın, Irkçılık da şeytan uşağı İsrailoğullarının icadıdır. Bu icad ise bugün maalesef ülkemizde de gitgide artan LGBT ve ENSEST İlişki gibi sapkınlık ötesi rezaletlere dönüşebilir.
Hiç kimse hiçbir şeyi ile kibirlenmemeli, kendisinin yaratılmadan önce tercih şansı olmayan ırkı/kavmi/milleti ile böbürlenip başka ırkları aşağılayarak IRKÇILIK yapmamalıdır.
Irkçılığın sonu da LANETLENMEKTİR!
İsrailoğullarının lanetlenmesine neden olan NANKÖRLÜKLERİ’ne gelince…
Bir zamanlar Firavun’un kölesi olan ve her türlü işkenceye maruz kalan İsrailoğulları, Hz. Musa (as)’ın ömrünü vererek ortaya koyduğu büyük mücadeleler sonucu Firavun’un zulüm ve işkencelerinden kurtulup özgürleşmişlerdi. Fakat özgülüğün de bir bedeli vardı elbette. Bir zaman gelmiş ve Firavun ile savaşmak kaçınılmaz olmuştu…
Kendilerini Firavun’un zulmünden kurtardığı İsrailoğulları’na, “Şimdi ne yapacağız?” diye sormuştu Hz. Musa (as). İsrailoğulları ise; “Ey Musa! Korkma yürü biz senin arkandayız!” diyerek bol keseden atmışlardı. Ama ne zamanki devrin süper gücü Firavun ordusunu görmüşler, işte o zaman (amiyane deyimle) TIRSMIŞLAR, KORKMUŞLAR ve bakınız ne demişler? Ödlekçe Hz. Musa (as)’a söyledikleri sözü Rabbimiz aynen bize haber vermiştir. Demişler ki KORKAK İSRAİLOĞULLARI;
İZHEB ENTE VE RABBÜKE FEKÂTİLÂ İNNA HÂHÜNÂ KÂİDUN” yani; “-(Ey Musa) SEN ve RABBİN, İKİNİZ BERABER GİDİN VE (FİRAVUN’UN ORDUSUYLA) SİZ İKİNİZ SAVAŞIN! BİZ BURADA OTURACAĞIZ!(5/Maide-24)
İşte KORKAKLIKLARININ ve daha da önemlisi LANETLENME SEBEBİ OLAN NANKÖRLÜKLERİNİN İLAHİ BELGESİ…
Bunlar, kendilerini Hz. Musa (as) vesilesiyle kendilerini Firavun’un zulmünden kurtaranın Allah olduğunu unutup, görmezden gelip; “Madem Firavun Allah’a asi oldu, o halde bize ne! Allah gitsin savaşsın!” diyecek kadar utanmaz, arlanmaz, Allah ile (haşa) alay edecek kadar aşağılık nankörlerdir..!
Peki Allah bunları bize niye anlatıyor? Kaç bin sene önce yaşanan bu olaylardan bize ne? Kıyamete dek okunacak ve yoluna uyulacak olan Kur’an’da bu olaylar niye var?
Müşriklerin “geçmişlerin masalları (esatîru’l-evvelîn)” diye hafife aldıkları gibi hafife alınacak hikaye değil bunlar!
Hz. İsa (as)’a neler yaptıklarını, Hz. Meryem (r) validemize ne iftiralar attıklarını, kaç peygamberi vahşice katlettiklerini anlatmadım bile! Şimdi, Allah’ın Kur’an’da İsrailoğullarının bir kısmının lanetlendiğini, çünkü onların sapıklıktan öte sapıklığın mucidi olduklarını, kendilerini özgürleştiren Hz. Musa (as)’ı nasıl yarı yolda sattıklarını… anlatmaktaki en önemli mesajını tek kelime ile özetliyorum:
Ey Müslüman Kullarım! Sakın ha sakın
Y A H U D İ L E Ş M E Y İ N..!
O halde bu kıssaya güncel mesele olan İsrail’in Gazze Katliamı açısından bakalım ve yukarıdaki kıssayı günümüze taşıyalım…
İsrailoğulları binlerce yıl önce zulme ve zalimlere karşı mücadele etme görevini “Biz senin uğruna can verecek kadar enayi değiliz!” diyerek “Ey Musa sen Allah’ı al yanına git Firavun ile sen savaş, biz de oturup sizin savaşınızın nasıl sonuçlanacağını maç izler gibi izleyelim!” dediler, bu yüzden (de) lanetlendiler, mel’un oldular.
Şimdi ise 1.6 Milyar Müslüman… Haydi bunların içinden kadınları, yaşlıları, çocukları, hastaları, engellileri, Afrika’daki aç susuz perişan zavallıları hariç tutalım ve 1.6 milyar değil de düşürelim, düşürelim, düşürelim 500 milyon Müslüman diyelim! En az 500 milyon, eli silah tutacak gücü kudreti olan en az 500 milyon Müslüman ne diyor?
● “Ey Filistin Halkı! Siz Allahı alın yanınıza, asrın Firavunu Siyonistlerle savaşın, biz burada oturup İsrail’i kınım kınım hem de şiddetle kınayalım!
● “Ey Allah’ım! Sen Ebabil kuşların ile İsrail’i yok et! Bu işi sen hallet! Biz buradan oturup Fetih Suresi okuyarak zalim İsrail’e beddua edelim!
Yani Allah’ın Kur’an’da naklettiği üzere, dün İsrailoğullarının Firavun için Hz. Musa (as)’a söylediğini i, bugün de fiilen biz söylüyoruz Filistin Halkına! Ne diyoruz? “Ya Filistin! İzheb ente ve rabbüke fekatilâ innâ hâhünâ kâidûn”, “-(Ey Filistin), Sen ve Rabbin, ikiniz beraber gidip İsrail ile savaşın! Biz burada oturacağız!
Yok toprak sattı, yok Hamas kendi kaşındı, yok bu Arap-İsrail Sorunu… gibi lafları kaale bile almadan, yani içimizdeki yerli siyonist uşaklarını yok sayarak ve sadece Filistin/Kudüs Davası diye derdi olup da “Filistin halkının yanındayız” diyen en az 500 milyon Müslüman için söylüyorum!
Allah’ın bize “YAHUDİLEŞMEYİN!” dediği şey, bu değilse Allah aşkına, daha nedir YAHUDİLEŞMEK..?
Meğer bir avuç Filistin ve Gazze Halkı haricinde 7 milyarlık tüm dünya halkı da 1.6 milyar İslâm Âlemi de 8 milyonluk Siyonist İsrail’in esiriymiş! İsrail bir tek bir avuç Gazzeli mücahitleri esir alamıyormuş meğer..!
İrfan BAYIN
13 Kasım 2023 Pazartesi, 03.30